Yunan gazetesi Kathimerini Salı günü, ülkeye sığınma hakkı verilen veya orada sığınma başvurusunda bulunup daha sonra Almanya’ya giden kişilerin geri dönüşlerindeki artış nedeniyle Yunanistan’daki göçmen sayısının yakında keskin bir şekilde artabileceğini bildirdi.
Sığınmacılara yönelik sosyal yardımların azalması ve Almanya sınırlarında reddedilmelerin de Yunanistan’a gelenlerin sayısı üzerinde etkisi olması bekleniyor.
Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, Alman hükümetinin sınır kontrolleri başlatma kararını eleştirdi.
Hükümet sözcüsü Pavlos Marinakis Salı günü Antena TV kanalına yaptığı açıklamada, Yunanistan’ın “diğer ülkelerin kum torbası” olmayacağını söyledi ve “diğer Avrupa ülkelerinin kötü politikalar yoluyla neden olduğu sorunları çözen bir ülke olmadığını” ekledi.
Atina’daki hükümet şimdi, Yunanistan-Türkiye sınırındaki Evros/Meriç nehri boyunca tel örgüyü uzatmak ve en az 150 ek sınır muhafızı görevlendirmek istiyor. Miçotakis geçtiğimiz günlerde AB’ye bunun için mali yardım sağlama çağrısında bulunmuştu.
Vatandaşı Koruma Bakanı Michalis Chrisochoidis, Yunanistan’ın bu tedbirlerle sadece Yunanistan sınırlarını değil, Avrupa sınırlarını da koruduğunu vurguladı. Sınır ziyareti sırasında “En son AB sığınma reformuna ve Schengen bölgesi kurallarına uyuyoruz” dedi.
Bu yıl diğer ülkelere gelen göçmen sayısında düşüş yaşanırken, AB sınır koruma kurumu Frontex, Yunanistan’da geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse yüzde 40’lık bir artış görüldüğünü bildirdi. 2024’ün başından bu yana yaklaşık 37 bin kişinin Yunanistan’a geldiği belirtiliyor.
Ancak düzensiz gelenlerin yaklaşık 30.000’i, iki ülke arasındaki kara sınırını geçmek yerine, Türkiye’nin batı kıyısından doğu Ege’deki Yunan adalarına tekneyle seyahat etti.
Atina, düzensiz göçü önlemek amacıyla Türkiye ile Yunanistan arasındaki kara sınırına 40 kilometrelik çelik bariyer inşa etti ve inşaat süreci Ağustos 2021’de tamamlandı.
Ankara ve uluslararası insan hakları grupları, Yunanistan’ın sığınmacıları yasadışı olarak geri itme uygulamasını defalarca kınadı ve bunun, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere savunmasız kişilerin hayatlarını tehlikeye atarak insani değerleri ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi.