Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Bu karar, İsrail’in işgal yoluyla sınırlarını genişletme hedefinde yeni bir aşamadır” dedi ve planın, Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından komşu Suriye’ye istikrar getirme çabalarını “ciddi şekilde baltalayacağı” uyarısında bulundu.
“İsrail’in bu adımı, İsrail’in 1974 Çekilme Anlaşması’nı ihlal ederek ayrılık bölgesine girmesi, komşu bölgelere ilerlemesi ve Suriye’deki hava saldırılarıyla birlikte ele alındığında ciddi bir endişe kaynağıdır.”
Bakanlık, uluslararası toplumu “Netanyahu hükümetinin yasa dışı adımlarına” son vermek için “uygun önlemleri” almaya çağırdı.
İsrail’in kararı, aralarında Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak’ın da bulunduğu birçok Arap ülkesi tarafından kınandı.
Golan Tepeleri, 1967 Ortadoğu savaşından bu yana İsrail’in işgal ettiği Suriye toprağıdır.
İsrail’in günlük Haaretz gazetesine göre şu anda işgal altındaki Golan Tepeleri’nde yarısı İsrailli yerleşimciler, diğer yarısı ise Dürziler, Aleviler ve diğerlerinden oluşan yaklaşık 50.000 kişi yaşıyor.
Golan’da Golan Bölge Konseyi adı verilen yapıya dahil 33 Yahudi yerleşim yeri bulunuyor.
Suriye’yi yaklaşık 25 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Beşar Esad, rejim karşıtı grupların başkent Şam’ı ele geçirmesinin ardından 8 Aralık’ta Rusya’ya kaçtı. Devralma, Hayat Tahrir el Şam (HTS) savaşçılarının iki haftadan kısa süren hızlı bir saldırıyla ülke çapındaki önemli şehirleri ele geçirmesinin ardından geldi.
Esad’ın devrilmesinden yararlanan İsrail, ülkenin egemenliğini açıkça ihlal ederek Suriye genelindeki askeri bölgelere yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı.
İsrail ayrıca, 1974’te Suriye ile yapılan ayrılma anlaşmasının feshedildiğini ilan etti ve Birleşmiş Milletler ve birçok Arap ülkesi tarafından geniş çapta kınanan bir hareketle, kuvvetlerini Golan Tepeleri’ndeki askerden arındırılmış bölgeye konuşlandırdı.
Türkiye, İsrail’in abluka altındaki Gazze’ye karşı bir yıldır sürdürdüğü savaşı ve onun Lübnan ve Suriye’ye yönelik ölümcül baskısını sert bir şekilde eleştiriyor ve Birleşmiş Milletler’i çatışmalar konusunda İsrail’e yaptırım uygulamamakla ve Batılı müttefiklerini de İsrail’in şiddet içeren yöntemlerini desteklemekle suçluyor.
İsrail, BM Güvenlik Konseyi’nin derhal ateşkes talep eden kararına rağmen, Hamas’ın geçen yılki saldırısından bu yana Gazze’ye yönelik yıkıcı saldırısını sürdürüyor.
Yerel sağlık otoritelerine göre, o zamandan bu yana çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 45.000’den fazla insan öldürüldü ve 102.000’den fazla kişi de yaralandı.
İsrail ayrıca Gazze’ye yönelik ölümcül savaşı nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) soykırım davasıyla karşı karşıya.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Netanyahu’yu “Gazze kasabı” olarak damgaladı ve onu Nazi Almanyası’nın Adolf Hitler’ine benzetti. Ayrıca BM’yi İsrail’e silah ambargosu uygulamaya çağırdı ve bunun Gazze savaşını sona erdirmek için “etkili bir çözüm” olacağını söyledi.
Türk hükümeti geçtiğimiz Mayıs ayında İsrail ile ticari ilişkilerini askıya aldı ve Tel Aviv’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına katılmak için başvuruda bulundu.
