Hafta sonu Cibuti’de yapılacak bakanlar toplantısı öncesinde konuşan Ankara’daki diplomatik bir kaynak, Türkiye’nin “sömürgeci olmayan” geçmişi nedeniyle Afrika’da “aranan bir ortak” olduğunu söyledi.
Üst düzey diplomat Hakan Fidan, Türkiye ile 14 Afrika ülkesi arasında 2008 yılında kurulan bir toplantı için 2-3 Kasım tarihlerinde küçük Afrika Boynuzu ülkesinde olacak. Toplantıda, 2021 yılında düzenlenen bir önceki konferansın sonuçları değerlendirilecek. ve daha derin işbirliği için potansiyel yolları keşfedin.
Toplantıya Moritanya, Angola, Kongo Cumhuriyeti, Gana, Komorlar Birliği, Güney Sudan, Çad, Cibuti, Ekvator Ginesi, Libya, Nijerya, Zimbabve, Zambiya ve Mısır’dan temsilciler katılacak.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, konferansın sonunda ortak bir bildiri ve “2022-2024 Ortak Uygulama Raporu”nun kabul edileceğini bildirdi.
Cibuti toplantısı, Türkiye’nin Afrika kıtasındaki varlığını ve nüfuzunu artırmasıyla gerçekleşti. Ankara, son yıllarda Afrika ülkeleriyle neredeyse sekiz kat artan ticareti önemli ölçüde artırdı ve çeşitli ülkelere diplomatik ve askeri destek sağladı.
Kaynak, “Türkiye’nin en büyük avantajı sömürgeci olmayan geçmişidir. Anti-emperyalist liderler yeni ortaklar ararken her şeyden önce bizi düşünüyorlar” dedi.
Artan nüfuzunun bir işareti olarak Ankara, haziran ayından bu yana okyanusa erişim konusunda çekişme içinde olan Etiyopya ile Somali arasındaki görüşmelerde arabulucu rolünü üstlendi.
Kaynak, “hem büyük güçlere hem de Körfez ülkelerine” karşı ciddi düzeyde bölgesel güvensizlikle, Türkiye’nin bu tür müzakereleri yürütmek için “en uygun” ülke olduğunu, çünkü “başka hiçbir aktörün her iki tarafın da güvenine sahip olmadığını” söyledi.
Zorluklara rağmen Etiyopya ile Somali arasındaki görüşmeler “kendi hızında” ilerliyordu.
‘Köklü bir dayanak noktası’
Bu güven, son yirmi yılda tarıma yatırım yapan ve Mogadişu’da bir havaalanı, askeri eğitim merkezi, okullar ve bir hastane inşa eden Türkiye’nin Somali’deki köklü varlığından doğdu.
Geçtiğimiz hafta, Türk arama gemisi Oruç Reis, her biri yaklaşık 5.000 kilometrekarelik (1.930 mil kare) üç alanda sondaj yapmasına izin veren bir anlaşma kapsamında petrol ve doğal gaz aramaya başlamak üzere Somali’nin başkentine geldi.
Türkiye ile Nijer arasında temmuz ve ekim aylarında da benzer petrol ve doğalgaz arama anlaşmaları ile madencilik alanında imzalar atılmıştı.
Türk madencilik şirketi MTA’nın Sahel’de uranyum açısından da zengin üç altın madeni bulunuyor.
Türkiye Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar bu yaz “Petrol ve doğal gaz potansiyeli de var” dedi.
Mayınlar Nijer ordusu tarafından korunuyor ve Türkiye, bölgedeki birçok ülke tarafından “güvenlik ortağı” olarak görülüyor.
Yıllar geçtikçe Ankara, 25’ten fazla Afrika ülkesiyle askeri işbirliği anlaşmaları imzaladı ve bu ülkelere insansız hava araçları, helikopterler, eğitim uçakları ve zırhlı araçlar da dahil olmak üzere Türk yapımı silahlar sağladı.
Batı’nın Nijer, Burkina Faso ve Mali’deki askeri rejimlere uyguladığı yaptırımlara yönelik düşmanca tutumu da bu ülkelerle bağlarına yardımcı oldu.
Askeri işbirliği
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) Mart ayında yayınladığı bir araştırmaya göre Türkiye aynı zamanda Sahra Altı Afrika’nın dördüncü büyük silah tedarikçisi konumunda.
Hangi ülkelerin katıldığını belirtmeyi reddeden Türk diplomatik kaynaklarına göre, Ankara birçok Afrika ülkesinde silahlı kuvvetlerin eğitimiyle ilgileniyor.
Kaynaklar, “Bu şekilde terörle mücadeleye de katkıda bulunuyoruz” diyerek, özellikle Sahel’de “eş zamanlı olarak ekonomik kalkınmaya yatırım yapılması” gerektiğini vurguladı.
Senegal Devlet Başkanı Bassirou Diomaye Faye, Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da yaptığı görüşmede “Batı Afrika, güvenlik sorunlarının hakim olduğu bir bölgedir” dedi ve “savunma iş birliğini güçlendirmenin gerekli olduğunu” söyledi.
Tanzanya’da 6,5 milyar dolarlık bir demiryolu ağının geliştirilmesi gibi altyapı projelerinde yoğun bir şekilde yer alan Türk inşaat şirketleri, aynı zamanda ülkelerinin itibarının güçlenmesine de yardımcı oluyor.
Ankara, Doğu Afrika’da siyasi aracılık yapmanın ötesinde eğitim, medya ve birçok Afrikalı Müslüman ülkeyle paylaştığı din aracılığıyla yumuşak güç elde etti.
Türkiye Maarif Vakfı, 140 okul ve kurumdan oluşan bir ağ kurarak 17.000 öğrenciye hizmet verirken, şu anda yaklaşık 60.000 Afrikalı öğrenci Türk eğitim kurumlarında kayıtlıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bölgedeki camilere ve din eğitimine yönelik insani çalışmalarını ve desteğini yoğunlaştırarak, Türkiye’nin Afrika’daki konumunu daha da güçlendirdi.
Ayrıca, Afrika’yı dünyaya bağlama konusunda da önemli atılımlar yapan Türk Hava Yolları (THY), şu anda kıtada 62 noktaya hizmet veriyor. Özellikle 2012 yılında havalimanının Türkiye’nin yardımıyla yeniden inşa edilmesinin ardından Mogadişu’da faaliyetlerine yeniden başlayan ilk havayolu oldu.
Türk Hava Yolları ayrıca kıtayı baştan başa geçerek Afrika’da 62 noktaya uçuyor. 2012 yılında havalimanı Türk finansmanı ve desteğiyle yeniden inşa edilen Mogadişu’ya dönen ilk havayolu oldu.
Son yirmi yılda Türkiye-Afrika ikili ticaret hacmi 5 milyar dolardan (170 milyar TL) 30 milyar dolara çıktı; Türk diplomatik misyonlarının sayısı 12’den 44’e, Ankara’daki Afrika misyonlarının sayısı ise 38’e yükseldi.
Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ticaretin 2022 yılında 40 milyar doları aşması bekleniyor.
Türkiye, sömürgeciliğin mirasını taşıyan Avrupalılara kıyasla kıtadaki varlığının “samimiyetini” sık sık vurguluyor. Aynı zamanda inşaat ve altyapı sektörlerinde de güvenilir bir ortak olduğunu kanıtlamıştır.