Erdoğan’ın önümüzdeki Salı günü yapması planlanan konuşmasında, uluslararası toplumun da gündemini meşgul eden İsrail’in Gazze saldırıları ele alınacak.
Meclisin Eylül ayı oturumuna ilk kez 2005 yılında katılan cumhurbaşkanının aynı zamanda Birleşmiş Milletler’deki reform çağrılarını savunmaya devam etmesi bekleniyor. Erdoğan, Genel Kurul’da yaptığı çoğu konuşmada, süper güçler dışında ve Avrupa’da görünür bir gücün bulunmadığı BM Güvenlik Konseyi üyelerine atıfta bulunarak, “dünya beşten büyüktür” sloganıyla bu çağrıyı tekrarladı. “Kendisini yenileyen, daha demokratik ve şeffaf, tüm üye devletlerin ortak iradesini temsil etme becerisine sahip, uluslararası çatışmaların çözüm kaynağı olan, küresel barışın garantisi olarak görülen, tüm üyelerin saygı duyduğu bir Birleşmiş Milletler, Daha aktif ve ileri görüşlü olmak insanlığın ortak çıkarınadır” dedi Erdoğan, 15 Eylül 2005’te buradaki ilk konuşmasında.
Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, uluslararası ilişkilerdeki profilini yükseltti ve Erdoğan, dünyayı etkileyen çatışmalara barışçıl bir çözüm getirme yönündeki gündemini zorlamak için bu yeni keşfettiği nüfuzu kullanmaya çalışıyor. İslam dünyasında, Asya’da, Afrika’da ve diğer yerlerde süper güçlerin göz ardı ettiği veya sömürüldüğü ülkelerde sevilen bir isim olan Erdoğan, defalarca bu ülkelere uluslararası ilişkilerde de söz sahibi olmaları çağrısında bulundu.
Erdoğan, Kovid-19 salgını nedeniyle video konferans yoluyla BM 75. Genel Kurulu’na hitaben yaptığı konuşmada çağrısını yineledi.
“Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere çok taraflı kuruluşların reforma ihtiyacı var. Mevcut küresel mekanizmaların bu krizde ne kadar etkisiz kaldığını gördük. Öyle ki, BM’nin en temel karar organı olan Güvenlik Konseyi’nin toparlanması haftalar, hatta aylar sürdü.” Pandeminin başlangıcında ülkelerin kendi hallerine bırakıldığı bir tablo ortaya çıktı. Böylece ‘Dünya beşten büyüktür’ tezinin doğruluğunu bir kez daha görmüş olduk. Yıllardır bu kürsüden ısrarla ifade ettiğim gibi, insanlığın kaderi sınırlı sayıda ülkenin keyfine bırakılamaz. Uluslararası kuruluşlarda itibar kaybının yaşanmaması için öncelikle zihniyetimizi, kurumlarımızı ve düşüncelerimizi gözden geçirmeliyiz. kurallar” dedi.
Filistin davası
Filistin-İsrail çatışması bu yılki toplantıyı gölgede bırakıyor ve Filistin davasının ateşli bir savunucusu olan Erdoğan, muhtemelen Gazze’deki insani krize dikkat çekecek ve çatışmanın kendi ülkesi de dahil olmak üzere daha geniş bölgeye yayılmasına karşı uyarıda bulunacak.
Türkiye, Ekim 2023’te yeni bir çatışma dalgasının patlak vermesinin ardından on yıl süren neredeyse düşmanca ilişkilerin ardından iki tarafın yakınlaşmaya yaklaşması nedeniyle İsrail ile bağlarını kopardı. İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarından ölenlerin sayısı arttıkça Erdoğan eleştirilerini artırdı. Netanyahu yönetimine son verilirken, Ankara İsrail ile ticari ilişkilerini kesti. Türkiye ayrıca İsrail’i Ankara’nın soykırım ve savaş suçları olarak adlandırdığı olaylardan sorumlu tutmak için uluslararası mahkemelerde diğer ülkelerle birlikte hareket etti. Aynı toplantıya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun da katılması bekleniyor.
Genel Kurul’daki devletlerin büyük çoğunluğu İsrail’i eleştiriyor ve Filistinlilerden yana. Mayıs ayında, ezici bir çoğunlukla, gözlemci devlet Filistin’e, düzenli oy hakları olmasa da toplantılara katılımı önemli ölçüde artıran bir karar kabul edildi.
Ancak uluslararası toplum, özellikle Batılı ülkeler, İsrail’e koşulsuz destek vermekle suçlanıyor. Erdoğan bu konuyu sık sık dile getiriyor ve Avrupa ülkelerini ve Ankara’nın NATO’daki önemli müttefiklerinden biri olan ABD’yi Tel Aviv’i desteklemesi ve çatışmayı uzatması nedeniyle açıkça eleştiriyor.