Erdoğan, Dbeibah’a, Türkiye’nin Ulusal Birlik Hükümeti’nin meşruiyetini koruyarak Libya’da birliğin sağlanmasına yönelik diyalog sürecinin başlatılmasına destek vermeye hazır olduğunu söyledi.
İki lider, ikili enerji iş birliğine de değinirken, Erdoğan, Doğu Akdeniz’de karşılıklı çıkarların korunması için yakın temasın sürdürülmesinin hayati önem taşıdığını söyledi.
Erdoğan, Libya’nın Filistin davasına verdiği desteği de memnuniyetle karşılayarak, Trablus’un İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) davasına katılma kararının yerinde olduğunu söyledi.
Ocak ayında verilen geçici bir UAD kararı, Tel Aviv’e soykırım eylemlerini durdurması ve İsrail’in şimdiye kadar sürekli göz ardı ettiği Gazze’deki sivillere insani yardım sağlanmasını garanti altına alacak önlemler alması talimatını vermişti.
Mayıs ayında Türkiye, Güney Afrika’nın yanında Gazze soykırımı davasına da resmi olarak katılacağını duyurdu.
Libya, 2011’de NATO destekli bir isyanın uzun zamandır diktatör Kaddafi’yi devirmesinden bu yana, sayısız milislerin yabancı güçlerin desteklediği karşıt ittifaklar kurmasıyla on yıldan fazla bir süredir dur-başla çatışmasına tanık oldu.
Türkiye ve Libya, özellikle Kasım 2019’da güvenlik ve deniz sınırı anlaşmalarının imzalanmasının ardından, uluslararası alanda tanınan Libya hükümetinin General Halife Hafter’in güçlerini geri püskürtmesine yardımcı olmak için Türkiye’nin yaptığı yardımın ardından son yıllarda daha yakın ilişkiler kurdu. Türkiye, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Rusya’nın desteklediği Hafter liderliğindeki doğu merkezli gayri meşru güçlere karşı Trablus’ta BM tarafından tanınan meşru hükümete destek verdi. Türkiye’nin Trablus hükümetine verdiği destek, Hafter güçlerinin başkent Trablus’u ele geçirme saldırısını püskürtmek açısından kritik önemdeydi ve birlik hükümetinin kurulmasıyla sonuçlanan bir istikrar dönemine yol açtı.