Küresel piyasalarda altın fiyatlarındaki dalgalanma gözleri önümüzdeki dönemde yaşanabilecek olasılıklara çevirdi. 2025 yılı itibarıyla küresel finans sisteminde yaşanmış olan kırılmalar, merkez bankalarının altına yönelmesi, kripto paraların yükselişi ile gerçek enflasyon baskısının kalıcılaşması, altını tekrardan gündemin merkezine taşıdı. Türkiye’deki tartışmaların odağında ise yastık altında bulunan ve toplam piyasa kıymeti 500 milyar dolar olarak söyleniş edilen altın birikimi içeriyor. Bu sayı, Türkiye ekonomisinin gayrisafi yurt içi hasılasının ortalama yarısına denk gelirken, böylesi devasa bir servetin kayıt dışı halde halkın elinde bulunması, Türkiye açısından hem büyük bir fırsat hem de kırılganlık unsuru olarak yorumlanıyor.
Merkez Bankası’nda 600 tondan fazla altın stoku olduğu tahmin ediliyor.
5 BİN TON STOK
Öte taraftan Merkez Bankası verilerine gore, 2025 itibarıyla Türkiye’de hane halklarının fiziki altın stoku 5 bin ton olarak hesaplanıyor. Bu oran, 2024 averaj ons fiyatı olan 2 bin 300 dolar üstünden hesaplandığında ortalama 370 milyar dolar değerine karşılık geliyor. Gömü ve Maliye Bakanlığı’nın 2023’te başlatmış olduğu “Altın Dönüşüm Hesabı” uygulamalarıyla bu birikimin minimum yüzde 10’unun bankacılık sistemine dahil edilmesi hedefleniyor. Böylelikle ortalama 30, 40 milyar dolarlık bir kaynağın, cari açığın finansmanı ve döviz istikrarında kullanılması hedefleniyor.
4 BİN DOLARI GEÇER Mİ?
Altın piyasası çevresinde başlamış olan tartışmalara ilişkin finans devlerinden Goldman Sachs’ın yayımladığı son rapor ise büyük ehemmiyet taşıyor. Yatırım bankası, 2026 ortası için 4 bin dolar/ons, yıl sonu için de 4 bin 300 dolar/ons fiyat öngörüsünde bulunuyor. Aynı raporda Bitcoin için 2026 sonunda 125 bin dolar tahmini dikkat çekiyor. Goldman Sachs analizine gore 2026’ya giden süreçte altın fiyatlarını yukarı çekecek üç ana dinamik, “biriki dolara itimat erozyonu, jeopolitik gerilimler, ve Merkez Bankalarının altın alımları’ olarak sıralanıyor. Goldman Sachs’ın raporunda dikkat çeken bir öteki nokta ise hem altına hem Bitcoin’e olan yüksek yönelim. Analistlere gore bu iki varlık artık birbirini dışlamıyor. Portföylerde hem altın hem de Bitcoin bulundurma oranının, son beş yılda üç kat arttığı vurgulanırken, Türkiye’nin bu küresel trendin tam ortasında olduğuna dikkat çekiliyor.
FİNANSAL İSTİKRAR VURGUSU
Kamuoyu Araştırmacısı Volkan Tebrizcik ise son rakamlar üstünden şu detayları veriyor: “Bir yanda 500 milyar dolarlık yastık altı altın, öteki yanda büyüyen kripto yatırımcı kitlesi. Cemiyet, bir taraftan altının geçmişine, öteki taraftan Bitcoin’in geleceğine yatırım yapıyor. Sadece bu süreç dikkatle yönetilmezse bazı riskler var. Altın fiyatlarının artışı, ithalat faturasını yükseltebilir. Dahası Bitcoin dalgalanmaları, finansal istikrarı zorlayabilir.”
Altın, Türk halkı için yalnız bir yatırım aracı değil, hem de bir sigorta işlevi görüyor. Düğünlerdeki “takı” kültürü ile doğumda, sünnette, evlilikte altın takma geleneği ise altını yalnızca bir maden değil, duygusal bir yatırım aracı haline getiriyor.
TÜRKİYE ÖNE ÇIKABİLİR
İnsan Kaynakları Uzmanı Suat Başkır ise, “Altın fiyatlarının yükselmesi, Türkiye’nin hane halkı servetini artırır. Yastık altı altının sisteme kazandırılması, döviz rezervlerini kuvvetlendirir” derken, şu ikazları sıraladı: “Yastık altının sisteme kazandırılmaması, iç tutum oranlarını düşük meblağ. 2026’ya gelindiğinde, dünyada 60’tan fazla ülke dijital para projesini kontrol etmiş olacağı unutulmamalı. Kısaca altınla başlamış olan itimat arayışı, dijitalleşmeyle birleşip küresel finansın yeni eksenini oluşturabilir.”
[email protected]
Kaynak: Web Hususi
