Cumhurbaşkanı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Sürekli Komitesi’ne (İSEDAK), Gazze’nin tekrardan inşası planının derhal başlatılması icap ettiğini, yardım dağıtımı ve tekrardan inşanın mümkün olan en kısa sürede başlaması icap ettiğini söylemiş oldu. Hamas’ı ateşkese bağlı kalmış olduğu için övdü sadece İsrail’in ateşkese bağlılık mevzusunda fena bir geçmişe haiz olduğu mevzusunda da uyardı.
Erdoğan, Sudan’daki duruma da kınadı. “Sivillerin katledilmesi kabul edilemez. Kan dökülmesini durdurmak İslam dünyasının sorumluluğundadır” dedi.
Türkiye, Erdoğan’ın başbakan ve sonrasında cumhurbaşkanı olduğu son yirmi yılda Müslüman ve Arap ülkeleriyle bağlarını güçlendirdi. Erdoğan bununla birlikte Filistin davasını da korumak için çaba sarfediyor ve Ekim 2023’ten bu yana Filistinlilere karşı cenk suçları işleyen İsrail yönetiminin en sesli muhalifi.
“İslam dünyasında sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz, vicdanımızın ve dayanıklılığımızın sınandığı bir dönemden geçiyoruz. Artık daha iyi birlik olmamızın, daha emin ve sağduyulu bir halde meseleleri ele almamızın zamanıdır.” Erdoğan, Hz. Muhammed’in bir hadisini aktararak, Müslümanların “sarsıntı ve saldırılara karşı dayanıklı sağlam bir binanın parçası olması” icap ettiğini söylemiş oldu.
Gazze’nin yüzyılın en barbar soykırımlarından birine sahne olmasından yakındı. “İşgalci İsrail güçleri, bir çok çocuk ve hanım olmak suretiyle 70 binden fazla Filistinliyi katletti. 170 bine yakın kardeşimiz yaralandı. Gazze artık devasa bir yıkıntı ve enkazın altında hâlâ şehitlerimiz var. Ekonomik olarak on milyarlarca dolarlık bir yıkımdan da bahsediyoruz. Yıkıntı kaldırıldıktan sonrasında bile, anne babaları gözleri önünde katledilen masum evlatların travmasının izleri muhtemelen asla bitmeyecek. Internasyonal kuruluşların eylemsizliğinin Gazze’nin kalbinde bıraktığı yaralar muhtemelen hiçbir süre iyileşemeyecek. Bu vahşet ve soykırım hiçbir süre hatırlanacak” dedi.
Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin soykırımın başlangıcından bu yana en kuvvetli tepkiyi verdiğini, hem internasyonal platformlarda (İsrail’i durdurmak için) yaptıkları eylemlerle, hem hukuki adımlarla, hem de 102 bin tonun üstünde insani yardım ulaştırarak zalimlerin karşısında durduğunu yineledi.
Erdoğan, Türkiye’nin kalıcı ateşkes ve adil bir sulh için çaba gösterdiğini, internasyonal toplumun bilgili üyeleri, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ile beraber emek vererek Filistinlilerin uğramış olduğu zulmü gündemde tuttuğunu söylemiş oldu. He noted that they have been reaping the results of these efforts, pointing to the latest instance of a cease-fire after Hamas-Israel talks hosted by Egypt. Ateşkes görüşmelerine katkılarından dolayı Katar, Mısır ve bölge ülkelerine teşekkür etti. Ateşkes sağlama isteğinden dolayı ABD Başkanı Donald Trump’a da teşekkür etti.
“Hamas ateşkes mevzusunda emin görünüyor fakat İsrail’in fena bir sicili bulunduğunu görüyoruz. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana bahaneler uydurarak 200’den fazla masum insanı öldürdüler. İşgal ve Batı Şeria’ya yönelik saldırıları durdurmadılar. Bu saldırılar sivilleri ve barışı hedef alıyor sadece bu meseleye adil ve kalıcı bir çözüm bulma çabalarına asla engel olması imkansız.” dedi.
Erdoğan, Gazze halkına daha çok insani yardım ulaştırmaları ve peşinden tekrardan inşa sürecini başlatmaları icap ettiğini söylemiş oldu sadece İsrail hükümeti bunu da engellemek için elinden geleni yapmış oldu. Erdoğan, “İİT ve İSEDAK, Gazze’nin toparlanmasında öncü rol oynamalıdır. Batı Şeria’nın ilhakına, Kudüs’ün statüsünün değişmesine, Mescid-i Aksa’ya saygısızlığa izin veremeyiz.” dedi.
Sudan’daki çatışmalara ilişkin Erdoğan, El Fasher’de sivillerin katledilmesini kınadı. “Bunu aklı başlangıcında olan asla kimse kabul edemez. Sudan’da akan kanın durdurulması mevzusunda en büyük mesuliyet İslam yaşamına düşmektedir. Müslümanlar kendi sorunlarını başkalarında aramamalı. Sorunlarımızı kendi başımıza çözebilmeliyiz. Sudan’ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumak zorundayız. Bu zor günlerde Sudan halkının yanında olmak, onlara insani yardım ve kalkınma desteği sağlamak fazlaca mühim. Tüm üye ülkelerin Sudan’da sulh ve güvenliğin tekrardan tesis edilmesi için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum.”
Etkinliğe katılan Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) bir heyeti de memnuniyetle karşılayan Cumhurbaşkanı, Kıbrıslı Türklerin İslam dünyasının ayrılmaz bir parçası bulunduğunu söylemiş oldu. Kıbrıslı Türklerin kimlikleri sebebiyle “onlarca senedir haksız, hukuksuz ve acımasız tecritle” karşı karşıya kaldıklarını sadece baskılara direnmeye devam ettiklerini söylemiş oldu. He warned of what he called new regional plans targeting Cyprus, saying the island is being drawn into “a new imperialist game.” He called on OIC members to support the Turkish Cypriot struggle based on a two-state solution and vowed Ankara would continue backing them. Türkiye, onlarca senedir devam eden Kıbrıs sorununda garantör ülke konumunda olup, KKTC’nin internasyonal alanda tanınmasına yönelik çabalarını hızlandırmıştır. Eski Kıbrıs Türk Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geçen ay adada meydana getirilen seçimleri kaybetmesi, yeni yönetimin KKTC’nin politikalarını, doğrusu adada federasyona karşı muhalefeti değiştireceği yönündeki söylentileri alevlendirmişti. Sadece KKTC’nin yeni cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, dış siyaset mevzularını Türkiye ile koordine etme sözü verdi. Türkiye, Kıbrıslı Rumlarla bilhassa müdafa alanında iş birliğini artıran İsrail ile Kıbrıs Rum yönetimi arasındaki ilişkilerin tırmanmasından da kaygı duyuyor.