Bu tutuklamanın ardından…
Aile sessizliğe gömüldü, mezra ise daha da sessizleşti.
*
Aile bir sır saklıyor gibi.
Mezra bir sır saklıyor gibi.
*
Ailenin ve mezranın sırrı çözülürse…
Narin olayının da sırrı çözülür.
KEŞKE BUSENAZ
ÜNLÜ boksörümüz Busenaz, trafikte seyir halindeyken adamın biriyle yol verme tartışması yaşamış.
Adam, Busenaz’a saldırmış. Hatta bir de tokat atmış.
*
Ah keşke Busenaz, boksörlüğünü azıcık da olsa konuştursaymış da adamın kendisini kolay lokma sanma hevesini kursağında bıraksaymış.
EŞKIYA TUTAR MI
1996 yılında Eşkıya filmi, ortalığı kasıp kavurmuştu.
Herkes Eşkıya’yı övüyordu. Övmeyeni dövüyorlar gibi bir hava vardı.
*
Filmi restore etmişler, çeyrek asır sonra yeniden vizyona sokmuşlar.
Tutar mı?
Bilemiyorum.
1996’da ayılıp bayılanlar, nostaljik bir rüzgâra kapılarak gidebilirler sinemaya.
*
Benimse gitmeye niyetim yok. Çünkü 1996’da ayılıp bayılan mutlu çoğunluk içinde yer almıyordum.
RABİA MI O
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi uğurlamasında çekilmiş bu fotoğraf.
*
Fotoğrafı gören herkes…
“Erdoğan, Sisi’yi ‘Rabia işareti’ yaparak uğurladı” diye gülümsüyor.
*
Gerçekten ‘Rabia işareti’ mi yapıyor, yoksa fotoğraf açısı nedeniyle mi böyle bir görüntü ortaya çıkıyor?
Ben tam olarak bir sonuca ulaşamadım.
*
Ancak simgelerin acayip önem kazandığı şu ilginç çağda…
Bir fotoğraf karesiyle böyle bir tartışmayı başlatmanın bile esaslı bir başarı olduğunu aldım kabul ettim.
007 ACUN
ACUN’un düğün fotoğraflarına bakıyorum:
Ortaköy’deki meşhur Esma Sultan Yalısı’na gelin arabası gibi süslediği sürat teknesiyle sükseli bir giriş yapıyor.
*
James Bond filmlerinin vazgeçilmez unsurlarındandır sürat teknesi.
Gerçi “James Bond” ile “gelin arabası gibi süslenmiş sürat teknesi” pek yan yana gelecek şeyler değil ama yine de Acun’un oraya bir gönderme yaptığı izlenimi edindim.
*
Yoksa… Yoksa…
Acun, “Karadan çok evlendik, bir de denizden evlenelim” mi dedi?
ACAR BALTAŞ’TAN ÖĞRENDİM
ACAR Baltaş’tan biz Türklerin pek başaramadığı iki özellik öğrendim:
*
BİR: Güler yüzlü ciddiyet.
*
İKİ: Sert olmadan kararlılık.
*
Acar Baltaş, bu iki özelliğin çocuklara karşı sergilenmesi gerektiğini söylüyor.
Ancak bence tüm insani ilişkilerimizde bu iki özelliği sergileyebilsek harika olur.
İZMİR’İN SAĞLIĞI
ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı ekipler, İzmir Körfezi’ndeki kirliliği incelemişler, numuneler almışlar.
Sonuç?
Denizde oksijen yarıya inmiş. Kirlilikten kaynaklanan balık ölümleri saptanmış. Denizin balçığa dönüştüğü gözlemlenmiş.
*
Bakan Murat Kurum, bunun üzerine bir “BİLİM KURULU” oluşturup bilim insanlarıyla İzmir’e gitti.
İzmir’de “Körfezin kirliliği” konulu bir toplantı düzenleyen Bakan Kurum, bu toplantıya hem STK’ları hem de İzmir’in CHP’li tüm belediye başkanlarını davet etti.
İzmir Körfezi için attığı bu adımlar nedeniyle Kurum’a bravo!
*
İzmir için yaşamsal bir konuyu ele alan bu toplantıya İzmir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın katılmaması ise büyük eksiklik.
“Sağlıklı Kentler Konferansı” için yurtdışına gitmiş Başkan Tugay.
Başkan Bey, İzmir’in sağlığını yurtdışındaki bir konferansta aramak yerine İzmir Körfezi’nin dibinde arasaydı çok daha iyi ederdi.
ATATÜRK HEYKELİNİN TEMİZLENMESİ
SİVAS’ta bir temizlik görevlisi, Atatürk heykelini temizliyor.
Görüntüyü izledim.
Merdivenle heykele yetişmeye çalışan görevli, elindeki bezi heykelin kafa kısmına vuruyor.
Evet, biraz tuhaf bir görüntü.
Ama art niyet olmadığı da çok açık.
*
Şöyle bir masumiyeti var görüntünün:
Evde yetişemediği yerleri temizlemeye çalışan anneler gibi temizlik yapıyor o görevli.
*
Buradan Atatürk’e saygısızlık çıkarmak, çok zorlama.
Hele bu olay nedeniyle Sivas Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü’nün görevden alınması, aşırı hassasiyetin geldiği son nokta.