Eylül 28, 2024 07:41
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Ancak son dönemlerde bu sorun gitgide daha çok kendini gösteriyor.
*
Olay şu:
*
– Artık farklılıkları zenginlik olarak görmeyi çoktan bıraktık.
– Artık hepimiz sadece bize benzeyenlere kulak veriyoruz.
– Artık felaketler karşısında birleşemiyoruz.
– Artık zaferler karşısında duyduğumuz gururda bile ortaklaşamıyoruz.
– Artık birbirimizin rakamlarına bile inanmıyoruz.
– Artık hepimiz kendi mahallelerimize çekildik.
– Artık mahallesizlik diye bir şey kalmadı gibi.
*
Türkiye neden bu hale geldi?
*
Bunun üç nedeni var:
*
– BİR: Son 20 yılda yaşanan toplumsal bilek güreşleri, bitmek tükenmek bilmeyen kültür savaşları, iyi niyetli açılım girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması.
*
– İKİ: Her seçimde ortaya çıkan sert siyasi tartışmaların neden olduğu kesintisiz gerilim, seçimden umut kesmenin ya da umutlanmanın doğurduğu taşkınlıklar, rövanş beklentileri.
*
– ÜÇ: FETÖ’nün dışarıdan yıkmaya odaklı umutsuz çabalamaları, sosyal medyanın gitgide daha çok artan kışkırtıcı rolü, dışarıdan içeriye yönelik çeşitli kampanyalar.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süredir cepheleşme sorununu “temel sorun” olarak algıladığını gösteren açıklamalar yapıyor ve “iç cephenin güçlenmesi şart” mesajını veriyor.
*
New York’ta gazetecilere yaptığı açıklamanın şu bölümü çok ama çok önemli:
*
“Zorluk mu var, birlikte aşarız. Sorun mu var, birlikte çözeriz. Sıkıntı mı var, birlikte üstesinden geliriz. Düştük mü, birbirimize tutunur yeniden kalkarız. Renklerimiz, şekillerimiz farklı olabilir ama bir araya gelir en eşsiz motifi oluştururuz. İşte iç cephemizi çökertmeyi amaçlayanların odaklandığı yer bu ruh. Bu ruhu paramparça etmeye çalışıyorlar. Bir daha birbirimize tutunmayalım, kendi kapsüllerimizde herkesten ayrı köşelerde ömür tüketip yok olalım istiyorlar.”
*
Erdoğan’ın bu yaklaşımından ben şunu anlıyorum:
*
Cepheleşme belasına son verilmesi, devletin zirvesi tarafından Türkiye’nin en esaslı hedefi olarak görülmeye başlanmış.
*
İç cepheyi çökertmek isteyenler, bu zamana kadar çok yol aldılar.
Bu nedenle…
Hiç yılmadan çok çalışmak, hiç bıkmadan çok çabalamak, hiç üşenmeden çok titizlenmek, hiç ihmal etmeden çok dikkat etmek gerekiyor.
ÇOK RAHAT ÇOK PROFESYONEL
HAİTİ Devlet Başkanı, BM kürsüsünde susayınca…
Sürahiyi dikmiş kafaya.
*
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama ben bayağı sempatik buldum.
CIVIL CIVIL SÜPER RENKLİ BİR FOTOĞRAF
BIDEN Bey’in eşi Jill Hanım, BM toplantılarına katılan dünya liderlerinin eşleri onuruna bir öğle yemeği daveti vermiş.
Ve o yemekte de bir aile fotoğrafı çektirilmiş.
*
Emine Erdoğan’ın Jill Hanım’ın hemen yanında yer alması, tabii ki dikkatimi çekti ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çok hoşuma gitti.
Ama ben daha çok fotoğraftaki renkliliğe bayıldım.
Nasıl da cıvıl cıvıl, nasıl da hoş, nasıl da barışçıl bir fotoğraf çıkmış ortaya.
*
Kişisel almazsa bir şey söyleyeceğim:
Takım elbiseli lider eşi, fotoğraftaki rengârenkliği bozan tek kişi.