Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Kısmı 1’inci derslik talebesi Rojin Kabaiş, geçen yıl 27 Eylül’de kalmış olduğu yurttan ayrıldıktan sonrasında kayboldu. Kabaiş’in 15 Ekim’de Mollakasım Mahallesi sahilinde cansız bedeni bulunmuş oldu. Soruşturma sürerken, Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi tarafınca hazırlanan rapor, 10 Ekim’de dosyaya girdi. Paylaşılan raporda Kabaiş’in göğüs ve vajina iç bölgesinde 2 ayrı adama ilişik DNA tespit edilmiş olduğu açıklandı. Van’da hanım STK’ların yer almış olduğu Van Hanım Platformu öncülüğünde, Adli Tıp Kurumu önünde basın açıklaması yapılmış oldu. DEM Parti Van Milletvekili Gülderen Varlı, DEM Parti İl Eş Başkanı Gülşen Kurt, hanım STK temsilcilerinin de yer almış olduğu açıklamaya bir grup üniversite talebesi de destek verdi.
‘ROJİN’İN VÜCUDUNDA İKİ FARKLI ERKEĞE AİT DNA BULGUSU VAR’
Basın açıklamasını Van Barosu Hanım Hakları Merkezi Avukat Fatma Ülgen tarafınca okundu. Avukat Ülgen, Rojin Kabaiş ile ilgili yürütülen soruşturmanın etkin bir şekilde ilerlemediği, dosya üstünde kısıtlılık kararının sürdüğü ve telefon incelemesinin dahi tamamlanmadığı ile ilgili detayları kamuoyu ile paylaştıklarını söylemiş oldu. Avukat Ülgen, “Bir yıl süresince Van Barosu ve Hanım Hakları Merkezi ile Diyarbakır Barosu ve Hanım Hakları Merkezi tarafınca Adli Tıp Kurumu’na Rojin’in vücudunda bulunan DNA’ların kimlere ilişik bulunduğunu ve vücudunun hangi bölgesinde bulunduğunun açıklanması için taleplerde bulunulmuştur. Bugün itibarıyla Adli Tıp Kurumu’nun 2’nici raporunda yer edinen iki değişik adama ilişik DNA bulgusu dosyanın seyrini ve niteliğini açık şekilde değiştirmiştir. Bu bulgular, birinci DNA’nın göğüs bölgesinde, ikinci DNA’nın ise vajinal bölgede tespit edildiğini ortaya koymaktadır. Bu veriler, Rojin Kabaş’in ölümünün ‘intihar’ olarak yansıtılmasının ne denli hatalı bulunduğunu açıkça göstermektedir” dedi.
‘DELİLLER ZAMANINDA TOPLANMADI’
Rojin Kabaiş dosyasında yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, delillerin zamanında toplanmadığı, otopsi sürecinde ailenin ve vekillerinin sürece dahil edilmediğini belirten Avukat Ülgen, “Rojin Kabaiş dosyası, hanımefendilerin şüpheli ölümlerinde çoğunlukla karşımıza çıkan ‘intihar’ algısı ve cezasızlık pratiğinin bir başka örneğini teşkil etmektedir. Bu tür dosyalar yalnızca bireysel vakalar değil; toplumda bayanlara yönelik şiddetin, ayrımcılığın ve yargısal ihmallerin yapısal göstergeleridir. Rojin Kabaiş dosyasında 06.11.2024 tarihinde Adli Tıp Kurumu raporunda iki değişik adama ilişik DNA örneği tespit edilmiş olmasına karşın, kurum tarafınca verilen raporlarda vajinada DNA’nın olmadığı bildirilmiş, fakat 10 Ekim 2025 tarihinde gelen ATK raporunda, nihayet DNA örneklerinin göğüs bölgede ve vajinal bölgede bulunmuş olduğu açıklanmıştır. Dosyanın seyrini kökten değiştiren böylesine mühim bir bilginin bu kadar geç sunulması, sürece ilişkin ciddi sual işaretlerini bununla beraber getirmiştir” diye konuştu.
‘RAPORU HAZIRLANYANLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK’
Avukat Ülgen, Van Barosu olarak raporu hazırlayan kişiler hakkında kabahat duyurusunda bulunulduğunu belirterek, “Ek olarak, soruşturma dosyasında yer edinen önceki ATK raporlarında bu bilgilerin bulunmamasına karşın, devrin başsavcısı tarafınca bir haber sitesine verilen röportajda, DNA örneklerinin Rojin Kabaiş’in karın ve göğüs kısmında bulunmuş olduğu yönünde gerçeğe aykırı informasyon kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu izahat hem soruşturmanın gizliliğini ihlal etmiş hem de kamuoyunu yanlış bilgilendirmiştir. Bu yüzden, yanlış informasyon yayarak kamuoyunu yanıltma ve görevi kötüye kullanma gerekçeleriyle ilgili devrin başsavcısı hakkında da hukuki süreç başlatılacaktır. Gene 10.10.2025 tarihindeki ATK raporuna ilişkin; Rojin’in vücudunda bulunan 2 adam DNA’sının kime ilişik bulunduğunun bulunması ve faillerin ortaya çıkması için birçok tevsii soruşturma talebinde bulunulmuştur. Talep ayrıntıları delillerin karartılması ve faillerin kaçması ihtimali göz önünde bulundurularak şu an için kamuoyu ile paylaşılamamaktır. Rojin Kabaiş dosyasında yaşanmış olan bu süreç, yalnızca bir kanıt tartışması değil, hanımefendilerin yaşam hakkının iyi mi değersizleştirildiğinin ve hakkaniyet mekanizmasının cinsiyet temelli ihmalinin açık bir göstergesidir. Van Hanım Platformu olarak, bu dosyada sorumluluğu bulunan tüm kişiler hakkında yasal süreci sonuna kadar sürdüreceğimizi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” dedi.
‘Rojin sustu, biz susmayacağız’, ‘Hakkaniyet yerini bulana kadar buradayız’, ‘Rojin intihar etmedi, katiller bulunsun ve hesap sorulsun’, ‘Rojin için susma’, ‘Bu sessizlik suskunluk değil, direniştir’ dövizlerinin açıldığı izahat sonunda oturma eylemi yapılmış oldu. Eylemin peşinden grup dağıldı.
