Osman Çaklı / Gazete Duvar
İstanbul’da özel bir hastanede yenidoğan ölümleriyle ilgili olarak yargılanan 47 sanığın ilk duruşması 19 Kasım’da başladı.
Sanıklardan 22’si tutuklandı. Suç örgütünün elebaşı olduğu belirlenen Dr. Fırat Sarı ile ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 10 bebeğin ölümüyle ilgili ifade verdi. Duruşmaların beş gün sürmesi planlanıyor.
Dava kamuoyunda büyük ilgi gördü ve çok sayıda kişi sabah erkenden adliye önünde toplandı. Duruşma salonunun kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle gazeteciler, bazı avukatlar ve mağdur yakınlarının içeriye alınmasına izin verilmedi. İçeri girmek isteyenlerle güvenlik görevlileri arasında gerginlik yaşandı.
Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kabaoğlu katılarak duruşmaya katılmak için başvuruda bulundu. Toplantıda Türkiye’nin çeşitli illerindeki baroların temsilcileri de hazır bulundu.
Bir savunma avukatı ise TBB ve bağlı baroların davaya müdahil olma yönündeki taleplerine karşı çıktı.
“Gizlilik kararına rağmen dava dosyasını sosyal medyada gördük. Bu duruşma kişisel bir gösteriye dönüştü. İddianameye ulaşamadığım halde bir gazeteci paylaştı. Bu talepler reddedilmelidir; aksi takdirde bu durum kontrolden çıkacaktır.”
Gelecek Partisi’nden bir avukatın izinsiz itiraz etmesi ve duruşmayı aksatması üzerine hararetli bir tartışma yaşandı. Avukat, düzeni bozduğu gerekçesiyle polis tarafından salondan çıkarıldı.
Mahkeme, barolar, siyasi partiler, kadın örgütleri ve çocuklarını kaybeden ancak dava dosyasında yer almayan diğer ailelerin katılım taleplerinin reddine karar verdi.
Duruşma daha sonra sanıkların ifadeleriyle devam etti. Hemşire Doğukan Taşçı ifadesinde, “Her hastane sahibi para kazanmak ister. Dr. Fırat Sarı’ya daha fazla para kazanması yönünde baskı yapıldı.”
Taşçı, ihmal nedeniyle yenidoğan ölümlerine neden olduğu yönündeki tüm iddiaları reddetti ancak yasa dışı uyuşturucu sattığını itiraf etti. “600 liraya (17 dolar) ilaç sattım. Üç kez toplam 60 adet ilaç sattık. Amacım Sosyal Güvenlik Kurumu’nu (SGK) dolandırmak değildi. Sattığım ilaçların çoğu hastalara verilenlerden arta kalanlardı. Aksi takdirde çöpe atılırlardı.”
Duruşmanın ikinci günü olan 19 Kasım’da sanık hemşire Hasan Basri Gök kürsüye çıktı. Dolandırıcılık şebekesinin liderlerinin lider Sarı ve İlker Gönen olduğunu doğruladı.
İfadesinde, “Fırat Sarı, bizzat tanıdığı doktorları işe alıyordu. 112’yi (Sağlık Bakanlığı) karıştırmadan transferleri yönetiyordu. SGK’dan bu şekilde para kazanıyorlardı, iki doktor kendi aralarında hallettiler. Aileleri de transfere ikna ettiler.” Bakanlık, bebeklerini anlaşmalı oldukları özel hastanelere sevk edecekleri uyarısında bulunarak onları çok uzaktaki devlet hastanelerine nakledeceklerini söyledi.
Gök ayrıca hastane yatakları için hastalardan fazla ücret aldığını da itiraf etti. Yataktan elde ettikleri ekstra geliri Sarı’ya verdiklerini söyledi. Hakim bunun standart uygulama olup olmadığını sorduğunda Gök, “Özel hastanelerde oluyor. Bize 400-500 lira (12-13 dolar) yemek masrafı ödedi.”
Ne oldu?
İddialara göre çete üyeleri, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) günlük 8 bin lira (233 dolar) ücret almak için iki yöntem uyguluyordu.
Ya sağlıklı yenidoğanları anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde tutuyorlar, kan tahlili sonuçlarını sisteme yanlış girerek bebekleri hasta gösteriyorlar ya da hasta bebekleri tam donanımlı ve gerekli tıbbi donanıma sahip olmayan bu özel hastanelere naklediyorlar. tam donanımlı hastaneler yerine malzeme temini.
Dr. Sarı ve İlker Gönen, “kasten öldürme”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç örgütü kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlamalarıyla yargılanıyor. Savcılar onlar için 177 ile 582 yıl arasında değişen cezalar istiyor.
Sürücü Özdemir, “kasten öldürme”, “kişisel verileri kanuna aykırı olarak elde etme”, “kamu kurumlarına karşı sahtecilik” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlamalarıyla yargılanıyor. 180 yıldan 589 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya bulunuyor.
(Ayşenaz Toptaş’ın İngilizce versiyonu)
