Bakan, “360 derece dış politika yaklaşımımızla her kıtada ayak izimiz var” dedi. “Sahip olduğumuz fırsatları tartarken aynı zamanda tehditlere karşı koyma yeteneğine de sahibiz” diye ekledi.
Türkiye, statüsünü bölgesel bir güçten uluslararası bir aktöre yükseltme hedefiyle son yıllarda uluslararası toplumdaki diplomatik profilini yükseltti. Fidan ve selefi Mevlüt Çavuşoğlu yönetiminde ülke, eski düşmanlarla yeni bağlar kurarken, kendisini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen her çatışmada barış için diplomatik bir saldırının peşine düştü.
Fidan, Türk dış politikasının, ülke tarihi ve köklü bir devlet geleneğinin yanı sıra, değer verdiği insani değerlerden kaynaklanan şanlı bir mirasa sahip olduğunu söyledi. “Bunlar dış politikamızın temel ilkeleri ve itici güçleridir. Ülkemizin çıkarları için dünyanın her yerinde kararlılıkla çalışıyoruz. Bakanlığımız ulusal güvenlik sistemimizin önemli bir parçasıdır” diye vurguladı.
Türkiye’nin her yerde barış arayışında kararlı olduğunu, dünyada ve bölgesinde saygın bir dış politika yürüttüğünü belirtti. “Tecrübemiz, mevcut sorunlara daha iyi yanıt vermemize ve hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı oluyor. Uluslararası ilişkiler artık çok boyutlu ve çok katmanlıdır. Bu bizim de bakış açımızdır” dedi.
Bakan, 2024’te pek çok zorluğun olduğunu kabul ederek, Türkiye’nin çok yönlü ve zorlu zorluklarla karşı karşıya olan bir bölgede olduğuna dikkat çekti. “Uluslararası toplumda çok yönlü, ciddi kırılmaların olduğu, uluslararası sistemin temellerinin sarsıldığı, rekabetin kızıştığı, jeopolitik, ekonomik denklemlerin yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz” dedi. Sorunlardan bazılarını donmuş ve devam eden çatışmalar, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı, iklim krizi, sosyal adaletsizlik ve yeni teknolojilerin yarattığı riskler olarak sıraladı.
“Küresel ekonomideki durgunluk ve krizler, ülkeleri başka yerlerde yeni kaynaklar aramaya itti. Nadir toprak ve hammadde kaynakları, farklı güçler arasında yeni bir rekabetin önünü açtı” diye konuştu.
Fidan, ABD’nin PKK terör örgütünün Suriye kanadı YPG’ye verdiği desteğe gönderme yaparak, bazı ülkelerin terör gruplarını kendi çıkarları doğrultusunda eğitip donattığını, bunun ciddi bir risk oluşturduğunu ifade etti.
Ayrıca İsrail’in İran’a kadar uzanan bölgesel bir savaş başlatma çabalarının, Rusya-Ukrayna çatışmasının ve Suriye ve Irak kaynaklı terörizmin bölge üzerindeki istikrarsızlaştırıcı etkisine ilişkin endişelerini de dile getirdi. Bu nedenle bu yılki bütçe kitabımızın başlığını “Belirsizlikler Çağında Kararlı ve Güçlü Türk Dış Politikası” olarak seçtik.
Filistin-İsrail çatışması
Fidan, İsrail’in Gazze’de soykırıma devam ettiğini ve Hamas ile Hizbullah’ı hedef almanın İsrail’in Filistinlileri topraklarından sürme yönündeki daha büyük amacına hizmet ettiğini söyledi.
“Sadece uluslararası hukukun değil, insanlığın da rafa kaldırıldığı bir döneme girdik. Cezasızlıktan cesaret alan İsrail, Filistin’deki zulmünü sürdürmekle kalmadı, savaşı Lübnan’a ve diğer bölge ülkelerine de yaydı.”
Fidan, İsrail ile İran arasındaki doğrudan gerilim nedeniyle savaş riskinin arttığına dikkat çekti. İsrail’in Türkiye’nin katkıda bulunduğu Lübnan’daki (UNIFIL) BM geçici gücünü hedeflediğini ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistin Mülteciler için Yardım ve İş Ajansı’nı yasaklamaya karar verdiğini hatırladı. Fidan, Türkiye’nin her zaman Filistin halkının yanında olduğunu ve soykırım karşısında sessiz kalmadığını ifade etti. İsrail’in başından beri hedefinin savaşı bölgeye yaymak olduğunu vurguladı.
Çatışmaya ilişkin diplomatik çabaların yalnızca tek bir çözüme odaklandığını belirtti: bağımsız bir Filistin devletini içeren iki devletli çözüm. Türkiye’nin İsrail’e baskı yapmaya yönelik diplomatik çabaları sürüyor” dedi.
İsrail’e silah satışını durdurmak ve İsrail’in uluslararası hukukta hesap verebilirliğini sağlamak için çaba göstermeye devam edeceklerini vurguladı. Fidan, 7 Ağustos’ta Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı davaya Türkiye’nin müdahale başvurusunda bulunduğunu belirtti.
Rusya-Ukrayna savaşı
Fidan, Türkiye’yi doğrudan etkileyen bir diğer çatışmanın ise Rusya-Ukrayna savaşı olduğunu kaydetti. Savaşın bölgesel ve küresel etkisinin azaltılması ve 2024 yılında Türkiye’nin karşı karşıya olduğu risklerin azaltılmasına yönelik çabaların altını çizdi.
Türkiye’nin, Karadeniz Tahıl Girişimi aracılığıyla yaklaşık 33 milyon ton tahıl sevkiyatını kolaylaştırarak küresel gıda krizinin önlenmesine yardımcı olduğunu ifade eden Fidan, Karadeniz’de ticari seyrüsefer güvenliğinin sağlanması ve savaşın buraya yayılmasının önlenmesine odaklanmaya devam ettiklerini söyledi. .
Fidan, Ankara’nın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmeye yönelik barış girişimlerine desteğini yineledi ve her iki tarafı da kapsayan kalıcı bir çözüme ihtiyaç olduğunu vurguladı. Türkiye’nin siyasi mahkumların, esirlerin ve sivillerin, özellikle de Kırım Tatars’ın yeniden birleşmesini kolaylaştırmaya devam ettiğini belirterek, “Partiler ve adil arabulucunun rolümüz ve adil arabulucunun rolümüz ile barış için yoğun bir şekilde çalışan bir ülkeyiz” dedi. aileler.
Suriye ve PKK
Fidan, İsrail’in savaşı genişletme çabalarının Suriye’de kan dökülmesini azaltan Astana Süreci’nin yarattığı istikrarı tehdit ederek durumu daha da öngörülemez hale getirdiğini söyledi.
Türkiye’nin Suriye politikasının terör unsurlarını temizlemeyi, ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü korumayı, siyasi süreci ilerletmeyi ve Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşünü sağlamayı içerdiğini söyledi. Fidan, “PKK terör örgütünün Suriye’de gayri meşru yerel seçim düzenleme girişimleri, kararlı duruşumuz sayesinde bertaraf edilmiştir. Bundan sonra da bu tür girişimlere izin vermeyeceğiz ve bölücü terör örgütüne karşı tavizsiz mücadelemizi sürdüreceğiz.”
ABD ile Suriye konusunda istişarelerin devam ederken, Astana Platformu çerçevesinde Rusya ve İran’la işbirliğinin sahada sükunetin korunması açısından hayati önem taşıdığını kaydetti.
AB ile bağlar
Türkiye’nin üye olmak istediği Avrupa Birliği ile ilişkilere ilişkin Fidan, 5 yıllık bir aradan sonra bu yıl AB dışişleri bakanlarının gayrı resmi toplantısına davet edildiklerini kaydetti. Toplantıdaki olumlu atmosferin yanı sıra Türkiye’nin stratejik öneminin tanınmasının, üst düzey AB yetkilileriyle yapılan görüşmelerin gündemini ilişkileri güçlendirme odaklı şekillendirdiğini söyledi.
Fidan, “Maalesef AB tarafında kısa vadeli ve bağlamsal olarak uygunsuz politikaların hâlâ hakim olduğunu görüyoruz.” dedi. Görüşmelerde Türkiye’nin beklentisinin AB’den ileriye dönük, kapsayıcı ve vizyoner bir yaklaşım benimsemesi olduğunu vurguladı.
Zor bir 2025
Bakan, devam eden çatışmaların 2025’e kadar sürecek zorluklar anlamına geldiğini kaydetti. “İsrail’in Filistinlilere yönelik baskısına son vermek ve Filistin’in uluslararası, eşit statüsünü sağlamak için çalışacağız. Orta Doğu, Rusya, Ukrayna ve Afrika’da istikrar ve barış sağlamayı desteklemeye devam edeceğiz ”dedi.
Fidan, “Yeni ABD yönetiminin meselelere yaklaşımı da (uluslararası ilişkileri) etkileyecektir” dedi.