Ceren Deniz / Gazete Duvar
Suriyeli bir adamın Kayseri’de bir çocuğu taciz ettiği iddiaları Türkiye geneline yayılan protestolara yol açarken, 2 Temmuz’da 17 yaşındaki Ahmed Hamdan Al Naif, Antalya’nın Serik ilçesinde göstericiler tarafından bıçaklandı.
Naif ölümcül yaralar aldı ve hastanede öldü. 15 yaşındaki arkadaşı Hasan Halid El Nayif ve iş arkadaşı Beşar Obaid Al-Marai de yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
Gazete Duvar, bölgedeki yerel halk ve mevsimlik işçilerle yaptığı görüşmede, Al Naif’in yakın zamanda daha iyi iş imkanları arayışıyla ilçeye geldiğini öğrendi.
Al Naif, tarım sezonunun başında kız kardeşinin yaşadığı İstanbul’dan Antalya’ya gelmişti. Amirinin ayarladığı günlük işlerde çalışmaya başladı. Aralarında Al Naif’in de bulunduğu bir grup genç göçmen işçi, sera inşa eden bir demir işçisinin yanında çalışıyordu.
Olay günü Al Naif ve diğer birkaç çocuk işçi, amirlerine zorlu çalışma koşulları ve düşük ücretler konusunda şikayette bulundu. Antalya’da kavurucu güneşin altında çalışmakta oldukça zorlanan çift, ilçe merkezinde başka fırsatlar arayarak işten ayrılma kararı aldı.
Diğer mevsimlik işçilere göre çocukların hiçbiri Serik ve Kepez ilçelerinde yaşanan olaylardan haberdar değildi.
Bir işçi durumu şöyle anlattı: “Çölün ortasında çalışmak gibi aşırı koşullarda çalışmak gerçekten zor. Sera ısıyı arttırarak onu dayanılmaz hale getiriyor. Dış sıcaklık 40 derece iken içeride 50 derece hissediliyor. 15-16 yaşlarındaki çocuklar dayanamayıp Serik’te yaşananlardan habersiz ilçe merkezine doğru yola çıktılar. Şehir merkezine ulaştılar ve orada yüzleşip öldürüldüler.”
2 Temmuz günü öğleden sonra Al Naif ile R.Ö. arasında tartışma çıktı. (17), YY (15) ve IA (17) bilinmeyen nedenlerle. Tartışmanın büyümesi üzerine kırmızı gömlek giyen Al Naif göğsünden bıçaklandı. Kaldırıldığı Serik Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Sosyal medyadaki videolarda El Nayif’in kaçmayı başaramadan önce bir grup tarafından kafasına ve yüzüne çeşitli nesnelerle vurulduğu görülüyor. Başka bir videoda, beline kadar soyunmuş bir çocuğun hareketsiz yatarken tekmelendiği görülüyordu. Saldırganlar motosikletlerle olay yerinden kaçtı.
Yerel mahkeme, polisteki sorgusunun ardından R.Ö., YY ve IA’yı tutukladı. Çok sayıda Suriyeli göçmen hastanede ve jandarmadayken, Al Naif’in ailesi İstanbul’dan gelerek Suriye’de defnedilmek üzere naaşını aldı. Olayların ardından bölgedeki çok sayıda Suriyeli eşyalarını araçlara yükleyerek bölgeyi terk etmeye başladı.
Mahalleli Ş.A., “Bu çocuklar masumdu. Kimseyi taciz etmediler; sabıka kayıtları yok. Sadece geçimlerini sağlamaya çalışıyorlardı. Bu sadece öfke değil; bu bir yok etme girişimidir.”
Serik’teki saldırılarda Suriyelilere ait olduğu düşünülen ev ve işyerlerinin hedef alındığını, camların kırıldığını, yerlerin ateşe verildiğini sözlerine ekledi.
“İnsanlar kendilerini korumak için kapılarına bile barikat kurdular. Saldırıları durdurmaya çalışanlar da saldırıya uğradı. Arabalar ateşe verildi ve yanlışlıkla bir Suriyeliye ait olduğuna inanılan motosikletin yerel bir kişiye ait olduğu ortaya çıktı” dedi.
Serik’in mahallesinde çiftçi olan MD, mevsimlik çocuk işçilerin çalışma koşullarını anlattı. “Hiç kimse hapis cezası korkusuyla yasadışı ikamet, kayıt dışı çalışma veya güvenlik ihlallerinden bahsetmek istemiyor. Serik’in Çınaraltı Meydanı’nda ya da Cumhuriyet Caddesi’nde oturup izlerseniz yerlilerden çok Suriyelileri görürsünüz. Suriyeliler tüm tarım köylerinde mevsimlik işlerde çalışıyor, şartları kabul etmek zorunda kalıyor.”
İçişleri Bakanlığı, 2 Temmuz’da Türkiye’nin çeşitli illerinde Suriye mülklerine düzenlenen saldırılarla ilgili olarak 474 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
Gözaltına alınanların yarısından fazlasının göçmen kaçakçılığı, yaralanma, uyuşturucu, yağma, hırsızlık, mala zarar verme ve cinsel taciz gibi geçmişleri vardı.
(Ayşenaz Toptaş’ın İngilizce versiyonu)
