Salı günü başkent Ankara’da kabine toplantısı sonrasında gazetecilere konuşan Erdoğan, “Batılı ülkelerin siyasi, askeri ve ekonomik desteğine sahip olan İsrail, gözünü komşu ülkelere dikerek bölgesel istikrara tehdit oluşturuyor” dedi.
Başbakan Binyamin Netanyahu yönetimindeki İsrail saldırganlığı durdurulmadığı sürece Türkiye dahil bölgedeki hiçbir ülkenin kendisini güvende hissedemeyeceğini kaydetti.
Netanyahu’yu aklını ve vicdanını kaybetmiş, masum insanların kanıyla beslenen, bölgede gerilimi tırmandırarak kendi vatandaşlarının güvenliğini bile hiçe sayan bir katil olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in güney Lübnan’a düzenlediği yeni hava saldırılarının ardından Batılı ülkeleri İsrail’in Lübnan’a yönelik “savaşı yayma planlarına” destek verdikleri için eleştiriyor.
İsrail ile Lübnan arasındaki sınırda, 7 Ekim’deki Hamas saldırısının Gazze’deki savaşı tetiklemesinden bu yana İsrail güçleri ile İran destekli Hizbullah arasında her gün çatışmalar yaşanıyor.
Türkiye, Lübnan’la dayanışma sözü verdi ve İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi, Hamas liderlerine ev sahipliği yaptı ve Batı dünyasının çoğunluğunun aksine Filistin direniş grubunu bir kurtuluş hareketi olarak memnuniyetle karşıladı.
Ankara defalarca BM Güvenlik Konseyi’ne ve İsrail’in en büyük askeri sağlayıcısı olan ABD’ye ateşkes teklifini kabul etmesi için İsrail’e baskı yapması çağrısında bulundu.
Türkiye Suriye’de istikrardan yana
Erdoğan, Suriye’de son dönemde yaşanan gerginliklere ilişkin, Ankara’nın siyasi çözüm bulmaya çalıştığını ve kan dökülmesini önlemek için farklı kanallardan bazı somut adımlar attığını söyledi. Barışı geliştirmek için daha fazla adım atılabileceğini ve Türkiye’nin Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tehdit oluşturmadığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“Suriye’nin ulusal birliğinin korunması Türkiye’nin de önceliğidir” diyen cumhurbaşkanı, Ankara’nın Suriye’nin kuzeyindeki terörle mücadele operasyonlarının tek amacının, sınırına yakın bir terör devletinin kurulmasını engellemek olduğunu sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı, Suriyelilerin gönüllü geri dönüşüyle ilgili olarak şu ana kadar 670 bin kişinin geri döndüğünü ve bir milyon kişinin de Türkiye ve Katar’ın ortak güvenli bölge çalışmaları sayesinde anavatanlarına dönmesini beklediklerini söyledi.
Erdoğan, Türkiye’nin dış politikasına ilişkin ise, “Dış politikada yumruklarımızı sıkmanın faydalı olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla kim gerekiyorsa onunla görüşmekten çekinmeyeceğiz.”
Suriye’de silahlarını kendisine doğrultan “kana susamış gruplar” olduğu sürece Türkiye, “ülkemizin ve halkımızın” güvenliğini sağlamaya devam edecektir.
Pazar günü Suriye uyruklu bir kişinin Kayseri’de işlediği suç sonrası şiddet ve sosyal medyadaki olumsuz eğilimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Türkiye’nin “mülteci sorununu önyargılara, korkulara dayalı değil, toplumun gerçeklerine dayanan akılcı, vicdani bir çerçeveyle çözeceğini” söyledi. Ülke ve ekonomi.”
“Kamu düzeni devletimizin kırmızı çizgisidir. Mazereti ne olursa olsun bu çizginin aşılmasına veya ihlal edilmesine tolerans göstermeyeceğiz” dedi.
Türk cumhurbaşkanı, “Tıpkı bayrağımıza ulaşan kirli ellerin nasıl kırılacağını bildiğimiz gibi, ülkemize sığınan masum insanlara ulaşan elleri nasıl kıracağımızı da biliyoruz.” Dedi.
Kayseri’den sonra, daha küçük çapta da olsa, Antalya’dan Gaziantep’e kadar birçok şehirde benzer isyanlar yaşandı. Suriye’de Türk bayrağına yapılan saldırılar nedeniyle isyanlar tırmandı. İsyancılar, Kayseri’de olduğu gibi Suriyelilerin ev ve işyerlerini hedef aldı. Sosyal medyada dolaşan videolarda kalabalıkların sokakta Suriyelileri veya Suriyeli mülteci olduğunu düşündükleri kişileri dövdüğü görülüyor.
Türkiye, 2012 yılında iç savaştan kaçan ve çoğu geçici koruma statüsünde olan en az 3,6 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Son yıllarda çok sayıda mültecinin yerel halka yönelik tecavüz veya cinayet olaylarına karıştıkları yönündeki söylentiler üzerine ülkenin çeşitli kentlerinde saldırılara maruz kaldığı Türkiye’de aşırı sağdaki mülteci karşıtı duyguların artması, göçmenlere yönelik şiddet riskini artırdı. nüfus.