Kaynaklara bakılırsa, etkinlik esnasında Fidan, AB Dış Siyaset Şefi Kaja Kallas ile beraber AB Üye Devletleri, Aday ve Potansiyel Aday Ülkelerinin Dışişleri Bakanları ile bir araya gelecek. Geçen Ağustos ayında Fidan, bir spor salonu toplantısında da yer aldı, AB beş yıl içinde Türkiye’yi ilk kez çağrı etti ve blokun Türkiye ile ilişkileri canlandırma çabalarının bir parçası olarak görmüş oldu.
Toplantı, Türkiye ve AB arasındaki diyalog kanallarının güçlendirilmesi ve Türkiye’nin AB katılım süreci de dahil olmak suretiyle ikili ilişkilerde somut adımlar atması için mühim kabul edilir. Toplantının, bilhassa hibrit tehditler karşısında esnekliği artırma mevzusunda Avrupa dış ve güvenlik politikasına yönelik mevcut zorluklar hakkında görüş alışverişi görmesi planlanıyor.
Görüşmede Fidan’ın NATO ve AB arasındaki stratejik işbirliğinin Avrupa’nın güvenliği için lüzumlu bulunduğunu ve Türkiye ve AB’nin hibrit tehditlere karşı koordinasyonu ve işbirliğini artırarak informasyon paylaşımını geliştirmesi icap ettiğini vurgulaması planlanıyor.
Ek olarak, terörizmin hibrit tehditleri tetikleyerek internasyonal güvenliği tehlike arzettiği, Türkiye’nin terörizmle savaşım çabalarının da ortak bölgenin istikrarını koruduğunun, Türiye’nin bu mevzuda müttefiklerinden ve ortaklarından somut ve anlamlı destek beklediğini ve Avrupa’nın müdafa endüstrisi benzer biçimde, müdafa sektörünün kuvvetli olmayan bir halde dahil edilmesi gerektiğine dair AU ortaklarından kaynaklanması icap ettiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin AB’nin Türkiye-Eu bağlarını sürdürülebilir ve öngörülebilir şekilde güçlendirmek için somut adımlar atması gerektiği beklentisi de görüşmede aktarılacak. Yapısal diyalog mekanizmalarının devam etmesinin ve mevcut gereksinimleri karşılamak için gümrük birliği ve tecim ilişkilerinin modernleştirilmesinin ve vize sorunlarının ele alınmasının öncelikler içinde olduğu vurgulanacaktır.
Fidan ek olarak toplantının aralarında ikili görüşmeler meydana getirecek.
Türkiye, Birlik ve en uzun görüşme süreciyle en uzun tarihe haizdir. Ülke, 1964’te AB’nin selefi olan Avrupa Ekonomik Topluluğu (EEC) ile bir dernek anlaşması imzaladı ve bu da çoğu zaman sonunda aday olmak için ilk adım olarak kabul edildi. 1987’de resmi adaylığa başvuran Türkiye, aday bir ülkenin statüsü vermek için 1999’a kadar beklemek mecburiyetinde bırakıldı. Süreç, yerleşik kriterleri yerine getirdikten sonrasında, her biri belirli bir siyaset alanını temsil eden bireysel bölümlerin açılmasını ve sonrasında geçici olarak kapatılmasını içeriyordu. 2016 yılına kadar 35 bölümden bir tek 16’sı açıldı ve bir tek bir tanesi geçici olarak kapatılmıştı. 2018 yılına kadar katılım görüşmeleri durdu. AB, kilit mevzularda ilerleme eksikliği olarak görmüş olduğu şeyden memnuniyetsizliği ifade ederken, Türkiye çifte standartlar ve AB’den bağlılık eksikliği olarak algıladığını eleştirdi. Bu, Türkiye’nin AB üyeliğinin geleceğini bir belirsizlik durumuna bırakarak, katılım sürecinin fiili bir askıya alınmasıyla sonuçlandı.
