Müteahhitler, projeciler, denetim mühendisleri ve belediye yetkilileri hesap verirken, bir taraftan da süreç devam ediyor. Bu elbet adaletin tecellisi açısından mühim bir gelişme.
Peki ya depreme dayanıklı binalar inşa edenler? Yıkılmayan, sağlam kalan, vatandaşlarına güvenli bir yuva sunan projelerin sahipleri niçin ödüllendirilmiyor? Bugün Osmaniye’de depremi hasarsız atlatan binalar var ve bu binaların arkasında işini hakkıyla meydana getiren müteahhitler, projeciler, denetçiler ve yetkililer bulunuyor. Onlar senelerdir bilimsel normlara, yönetmeliklere, etik değerlere uygun çalıştılar. Depreme dayanıklı binalar yaptılar, insan yaşamını öncelediler. Sadece nedense takdir edilmiyorlar.
Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz ve ilgili kurumlar, bu mevzuda bir adım atmalı. Depreme dayanıklı yapılar inşa edenler ödüllendirilmeli, örnek projeler kamuoyuna duyurulmalı. Böylece, bir tek cezalandırma değil, iyi iş yapanları teşvik eden bir sistem de kurulabilir. Aksi takdirde, cezalandırılanların yanında dürüst çalışanları görmezden gelmek, onları da cezalandırmak anlamına gelir.
Eğer hakikaten depreme dayanıklı bir kent istiyorsak, bir tek kötüleri değil, iyileri de konuşmalıyız. Onları onurlandırmalı, ödüllendirmeli ve gelecek nesillere örnek göstermeliyiz.
BAŞARIYA GİDEN YOL SABIR VE ZAMANIN GÜCÜ
Hayatta her insanın bir hedefi, bir imgesel vardır. Kimi kariyerinde zirveye ulaşmak, kimi maddi rahatlığa erişmek, kimi ise bir tek rahat bir yaşam sürmek ister. Sadece başarıya giden yol hiçbir vakit kestirme değildir. Sabır, emek ve dönemin büyük bir ustalıkla işlediği bir süreçtir. Bugün başarı göstermiş olarak gördüğümüz birçok insanoğlunun geçmişine baktığımızda, onların büyük zorluklardan geçtiğini, sabırla emek harcayarak bulundukları noktaya ulaştıklarını görürüz.
SABIR VE KARARLILIK EN BÜYÜK SERMAYE
Başarı, sabırsız insanların kapısını pek çalmaz. Süratli netice almak isteyen, sabırsızlıkla acil eden birçok insan yolda pes eder. Oysa tarihte büyük izler bırakan insanoğlu, senelerce devam eden emek ve kararlılıkla ilerleyenlerdir. Ziraatçiyi düşünelim: Tohumu toprağa eker, suyunu verir, fakat bir gecede meyve beklemez. O tohumun büyümesi, olgunlaşması ve meyve vermesi için belli bir vakit gerekir. İnsan hayatındaki süreçler de bundan değişik değildir.
Çukurova’nın verimli topraklarını ele alalım. Osmaniye’de ziraat meydana getiren bir ziraatçi, zeytin ağaçlarını ekerken sabırla senelerce bekler. O ağaçlar, sadece belirli bir süre sonrasında ilk meyvelerini vermeye adım atar. Üstelik bu süreçte doğru bakım yapılmazsa, gübreleme ve zararlılarla savaşım edilmezse verimli bir hasat almak mümkün olmaz. Başarı da tıpkı bunun gibidir; sabırlı olmak, ihtiyaç duyulan bakımı yapmak ve zamanı ulaştığında emeğin karşılığını almak gerekir.
ZAMAN HER ŞEYİ YERLİ YERİNE KOYAR
Kimi zaman yaşamın istediğimiz hızda ilerlemediğini düşünebiliriz. Emek veriyoruz, çabalıyoruz, sadece istediğimiz sonuçlara derhal ulaşamıyoruz. Bu aşamada mühim olan şey, sürecin organik akışına güvenmektir. Süre, bir çok vakit bizim göremediğimiz şekilde işler ve yaşamı yerli yerine oturtur.
Bir fidanı büyütmek için köklerinin toprağa iyice yerleşmesini beklemek gerekir. Eğer sabırsızlık edip kökü olgunlaşmadan ağacı yerinden sökerseniz, o ağacın büyümesine fırsat vermemiş olmuş olursunuz. İnsan yaşamı da böyledir. Büyük başarılar aniden gelmez; doğru zamanda, doğru yerde, doğru emekle birleştiğinde ortaya çıkar.
ACELE ETMEK YERİNE DOĞRU ADIMLAR ATMAK
Başarıya ulaşmak isteyen biri için en büyük tehlikelerden biri acil etmektir. Acil edilen her iş, eksiklikler ve hatalar ihtiva eder. Sabırsızlık, kimi zaman insanı en büyük hatalara götürür. Bir zeytin ağacını düşünelim; eğer meyve vermesi için organik sürecini beklemez ve erken hasat yaparsak, o zeytinin kalitesi düşer. Benzer şekilde, eğer ikimiz de hayatımızda sabırlı olmazsak, emeklerimizin karşılığını tam anlamıyla alamayabiliriz.
Bu yüzden, acil etmek yerine, her adımı bilgili ve planlı bir halde atmalıyız. Çukurova’nın verimli topraklarında iyi mi ki her şeyin bir vakti var ise, yaşamın da belli bir ritmi vardır. Kimileri daha süratli yol alabilir, kimileri daha yavaş ilerleyebilir; sadece mühim olan, yolun sonunda hedefe ulaşmaktır.
SABIRLA YOL ALMAK
Hayatta her şeyin bir zamanı vardır. Bir işi olması gerekenden ilkin zorlamaya çalışmak, kimi zaman o işin başarısız olmasına niçin olabilir. Sabır, en büyük rehberimiz olmalıdır. Çukurova’nın verimli topraklarında iyi mi ki çiftçiler sabırla bekler, doğayla uyum içinde hareket ederlerse, biz de hayatımızdaki süreçleri aceleye getirmeden, zamanı ve emeği en iyi şekilde kullanarak başarıya ulaşabiliriz.
Unutmayalım, başarıya giden yol sabırla döşenmiştir. Acil etmeyin, vakit her şeyi yerli yerine koyacaktır.